İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@İSTÜN, Üniversite mensupları tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.
Güncel Gönderiler
The effect of rapamycin treatment on mouse ovarian follicle development in dehydroepiandrosterone-induced polycystic ovary syndrome mouse model
(Zygote, 2024) Yıldırım, Ecem; Önel, Tuğçe; Aguş, Sami; Günalan, Elif; Yılmaz, Bayram; Aydın, Mehmet Şerif; Yaba, Aylin
Polycystic ovary syndrome (PCOS) is a complex reproductive and endocrine disorder affecting 5–10% of women of reproductive age, but the pathophysiology of PCOS still remains unknown. Here, the aim of our study was to analyze the effects of rapamycin treatment that may regulate impaired hormonal levels and folliculogenesis in dehydroepiandrosterone (DHEA)-treated PCOS mouse. We hypothesized that rapamycin may ameliorate the negative effects of PCOS in DHEA-induced PCOS mouse model. The target of rapamycin (TOR) gene product is a serine/threonine kinase that has been implicated in the control of cell growth, proliferation and autophagy, and rapamycin is a potent inhibitor of mTORC1 pathway. In this study, for the first time, mTORC1 and activation products are presented at protein and mRNA levels after rapamycin treatment in DHEA-induced PCOS mouse ovary. We showed that rapamycin treatment may regulate follicular development, hormonal levels and provide ovulation in DHEA-induced PCOS mouse. Additionally, we assessed decreased primordial follicle reserve, increased number of primary and secondary follicles, corpus luteum structure forms again after 10 days of rapamycin treatment. This study presented here suggests rapamycin treatment regulates hormonal phenotype and folliculogenesis in the ovary and also mTOR signalling pathway in granulosa cells of DHEA-induced PCOS mouse ovary which may have potential to attenuate understanding the mechanism of dominant follicle selection and anovulatory infertility.
Perceived social support and depression, anxiety andstress in pregnant women diagnosed with foetal anomaly
(John Wiley & Sons, 2024) Mecdi Kaydırak, Meltem; Balkan, Elif; Bacak, Nilgül; Kızoğlu, Filiz
Aim: To examine the relationship between perceived social support level and depression, anxiety and stress in pregnant women diagnosed with foetal anomaly. Design/Methods: This descriptive and correlational study was conducted in an advanced prenatal evaluation unit of a university hospital between December 2021 and May 2022. The study data collected from 131 pregnant women through a personal information form, depression, anxiety and stress scale (DASS-42) and multidimensional scale of perceived social support (MSPSS). Results: Most of the pregnant women were in the second trimester of pregnancy, and more than half had been advised by a healthcare professional to terminate their pregnancy. Overall, the pregnant women reported moderate levels of social support, while their depression, anxiety and stress levels varied. There was a weak negative correlation between perceived social support from family, friends and multidimensional sources with stress, but the effect rate was low. Conclusion: Most pregnant women diagnosed with foetal anomaly have normal levels of depression, stress and anxiety. There is a weak negative correlation between perceived social support and stress, with family and friend support affecting stress levels at a low rate. Professional support should be provided, and both the woman's mental health and social support mechanisms must be evaluated. Impact: This study highlights the importance of social support in managing stress among pregnant women with foetal anomalies. While most women had normal levels of depression, anxiety and stress, increased social support from family and friends was shown to reduce stress. The findings underscore the need for healthcare professionals to assess and strengthen mental health and social support systems in this vulnerable population, informing interventions to improve psychosocial outcomes. Reporting Method: This descriptive and correlational study adhered to the CONSORT guidelines for reporting non-randomised trials. Patient or Public Contribution: No patient or public contribution.
Yapay zekâ etiği: Sınırlar ve sorumluluklar
(İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, 2024) Yucal, Kubilay
Amaç Yapay zekâ (YZ) teknolojilerinin hızlı gelişimi hem fırsatlar hem de karmaşık etik sorunlar doğurmaktadır. YZ sistemlerinin karar verme süreçlerinde özerkliğin artması, gizlilik ihlalleri, önyargı, şeffaflık eksiklikleri ve hesap verebilirlik gibi etik endişeleri gündeme getirmektedir. Bu bağlamda, yapay zekâ uygulamalarının toplumsal etkileri ve bireyler üzerindeki sonuçları, belirli sınırların ve sorumlulukların tanımlanmasını zorunlu kılmaktadır. Etik ilkeler çerçevesinde, YZ teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanılması, adil, şeffaf ve sorumlu bir şekilde yönlendirilmelidir. Bu poster, yapay zekâ etiğinin çeşitli yönlerine dikkat çekerek, teknoloji ve etik arasındaki sınırları ve sorumlulukları düşündürmeyi amaçlamaktadır. Yöntem Bu çalışmada, yapay zekâ etiği üzerine literatür taranmış ve çeşitli kaynaklardan elde edilen etik ihlallerinin analizi yapılmıştır. İlk aşamada, yapay zekâ ile ilgili etik sorunları belirlemek için akademik yayınlar, kılavuzlar, internet kaynakları incelenmiş ve akademisyen/öğrencilerle kısa görüşmeler yapılarak veriler toplanmıştır. İkinci aşamada, bu sorunlar çeşitli başlıklar altında kategorize edilmiş ve kısa açıklamaları hazırlanmıştır. Değerlendirme Yapay zekâ, teknoloji geliştirme ve uygulama süreçlerinde merkezi bir rol oynamalıdır. Etik sınırlar ve sorumluluklar, yapay zekâ sistemlerinin güvenli, adil ve şeffaf bir şekilde kullanılmasını sağlamak için kritik öneme sahiptir. Mevcut sorunlar ve ihlaller, teknolojik gelişmelerin toplumsal etkilerini dikkatle yönetme gerekliliğini ortaya koymaktadır. Etik kuralların ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, yapay zekâ teknolojilerinin potansiyel yararlarını en üst düzeye çıkarmak ve olası zararları minimize etmek için gereklidir. Bu bağlamda, sürekli eğitim, politika geliştirme ve uluslararası iş birlikleri, etik standartların uygulanması ve geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Yapay zekâ sistemlerinin tasarımında ve kullanımında etik ilkelerin benimsenmesi hem bireylerin hem de toplulukların güvenliğini ve refahını sağlamaya yönelik önemli bir adımdır. Sonuç Yapay zekâ teknolojileri, geniş bir etik sorun yelpazesini gündeme getirmektedir. Gizlilik ihlalleri ve algoritmik önyargılar, kullanıcıların kişisel verilerinin izinsiz paylaşılmasından ve önyargılı sonuçlardan kaynaklanan önemli endişelerdir. Ayrıca, dezenformasyon ve manipülasyon gibi sorunlar, toplumsal güveni zedeleyebilir ve bilgi güvenliğini tehlikeye atabilir. İşsizlik, dijital eşitsizlik ve eğitimde adaletsizlik gibi sosyal etkiler, yapay zekâ sistemlerinin toplumsal yapıyı nasıl değiştirdiğine dair endişeleri artırmaktadır. Güvenlik riskleri, veri ihlalleri ve etik dışı kullanım gibi konular ise, teknolojinin kötüye kullanım potansiyelini ve bunun getirdiği tehlikeleri gözler önüne sermektedir.
Yapay zekâ ve araştırma araçları
(İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, 2024) Yucal, Kubilay
Amaç Yapay zekâ (YZ) teknolojisi, birçok alanda olduğu gibi akademik araştırmaların yürütülmesinde de pratik ve etkili çözümler sunmaktadır. YZ; literatür taraması, uygun kaynaklara erişim ve bu kaynakların yönetimi, alıntı tespiti, gramer ve üslup kontrolü, araştırma planlaması ve dil çevirisi gibi süreçlerde araştırmacılara nitelikli ve sistematik destekler sağlayabilmektedir. Bu bağlamda, mevcut YZ teknolojilerinin sunduğu araştırma araçlarının çeşitliliğini ve işlevselliğini tanımak, araştırmacılar açısından büyük önem taşımaktadır. Bu poster çalışması, yapay zekâ teknolojileri tarafından sunulan araştırma araçlarının tanıtılması ve araştırmacılar için potansiyel katkılarının ortaya konulmasını amaçlamaktadır. Yöntem Bu çalışmada, bilimsel araştırmalarda kullanılan ve destek alınan yapay zekâ araçlarına yönelik kapsamlı bir literatür taraması gerçekleştirilmiş, bu araçlardan faydalanan araştırmacıların değerlendirmeleri incelenmiş ve ilgili yapay zekâ teknolojileri test edilmiştir. Çalışmanın ilk aşamasında, araştırmacıların bilimsel yayınlarında yapay zekâ araçlarından hangi yönlerde faydalandıkları araştırılmıştır. İkinci aşamada ise, çalışma süreçlerinde hangi tür yapay zekâ araçlarını kullandıkları tespit edilmeye çalışılmıştır. Değerlendirme Yapay zekâ; Literatür taraması, kaynaklara erişim, kaynakların yönetimi, alıntı tespiti, dilbilgisi ve üslup kontrolü, araştırma planlaması ve dil çevirisi gibi süreçlerde araştırmacılara destek sağlamaktadır. Bu durum, sadece zaman tasarrufu sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda hata payını düşürerek daha güvenilir sonuçlar elde edilmesine de olanak tanımaktadır. Araştırmacılar, bu sayede daha önce gözden kaçan ayrıntıları, hataları veya bağlantıları keşfetme fırsatı bulmaktadır. Sonuç YZ araçlarının, araştırmacılara farklı süreçlerde destek sunabildiği görülmektedir. Karmaşık veri kümelerinin analiz edilmesi, belirli sonuçlara ulaşılması ve tahmin modellerinin geliştirilmesi, makine öğrenimi algoritmaları ve doğal dil işleme gibi teknolojiler bu araçların sunduğu başlıca avantajlar arasında yer almaktadır. Bununla birlikte, yapay zekâ araçlarının kullanımı, yalnızca süreci hızlandırmakla kalmayıp, insan önyargılarını ve hata risklerini azaltarak daha tarafsız ve objektif sonuçların elde edilmesine de olanak tanımaktadır. Özellikle tahmin modelleri ve simülasyonlar, karmaşık veri setlerinden daha isabetli sonuçlar çıkarılmasına olanak tanımakta, bu da bilimsel bilginin ilerlemesine katkı sağlamaktadır.
Zekânın dijitalleşmesi: Yapay zekâ kütüphaneciliği
(İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, 2024) Cihan, Hacı Bayram; Öztürk, Aytuğ
Amaç Bu çalışma, yapay zekâ teknolojilerinin kütüphaneler ve kütüphanecilik mesleği üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Özellikle yapay zekânın bilgi erişim süreçleri, kullanıcı hizmetleri ve veri yönetimi gibi alanlardaki katkıları analiz edilerek, kütüphanelerde yapay zekâ kullanımının sağlayacağı avantajlar ve olası riskler değerlendirilmektedir. Aynı zamanda, yapay zekâ kütüphaneciliğinin meslekî yetkinlik gereksinimleri tanımlanarak, gelecekteki kütüphanecilerin hangi beceri ve bilgileri edinmeleri gerektiği ortaya konulmaktadır. Yöntem Bu poster çalışmasında nitel araştırma yöntemleri kullanılarak geniş kapsamlı bir literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Literatürdeki çalışmalar ve raporlar incelenmiş, yapay zekâ kütüphaneciliği ile ilgili disiplinler arası kaynaklar analiz edilmiştir. Yapay zekânın kütüphanelerdeki kullanım alanları ile ilgili yayınlar taranarak, yapay zekâ kütüphanecisinin sahip olması gereken yetkinlikler belirlenmiştir. Bu bağlamda, yapay zekâ kullanımına yönelik kütüphanecilerin edinmesi gereken nitelikler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Sonuç Yapay zekâ teknolojileri, kütüphanelerdeki bilgi erişim süreçlerini hızlandırmakta, veri yönetiminde etkinliği artırmakta ve kullanıcı hizmetlerini daha özelleştirilmiş hâle getirmektedir. Yapay zekâ kütüphanecileri, yalnızca teknik becerilere sahip olmakla kalmamalı, aynı zamanda kullanıcı odaklı hizmet sunabilen, yaratıcı ve yenilikçi düşünce yapısına sahip profesyoneller olmalıdır. Ayrıca, kütüphanelerde yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşması, veri güvenliği ve gizlilik konularında yeni sorumluluklar doğurmuştur. Yapay zekânın önyargılı bilgi üretme potansiyeli gibi etik sorunlar, yapay zekâ tabanlı hizmetlerin yaygınlaşmasıyla daha da önem kazanmaktadır. Değerlendirme Yapay zekânın kütüphane hizmetlerine entegrasyonu, kütüphanelerin bilgi yönetimi ve kullanıcı odaklı hizmet sunma kabiliyetlerini büyük ölçüde artırmıştır. Ancak bu süreç, kütüphanecilerin etik sorumluluklarını daha da genişletmiş ve veri güvenliği gibi konularda daha dikkatli olmalarını gerektirmiştir. Yapay zekâ kütüphaneciliği, mesleğin geleneksel rollerini dönüştürerek, kütüphanecilerin hem teknolojik hem de sosyal becerilere sahip olmalarını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, yapay zekâ uygulamalarının yarattığı etik ikilemler ve olumsuz etkilerin, sürekli olarak gözden geçirilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir. Bu dönüşüm sürecinde, kütüphanelerin teknolojik yeniliklere uyum sağlarken kullanıcı odaklı hizmetleri koruma çabaları dengeli bir şekilde yürütülmelidir.