İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@İSTÜN, Üniversite mensupları tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Çocuk Hastalıklarında Beslenme
(Orient Yayınları, 2025) Haspolat, Yusuf Kenan; Akçay, Teoman; Peltek Kendirci, Havva Nur
Fruktoz: Dost mu düşman mı?
(Orient Yayınları, 2025) Akçay, Teoman
Fruktozun Kimyası ve Kaynakları. Fruktoz, basit bir şeker (monosakkarit) olup, doğada meyvelerde, balda ve bazı sebzelerde bulunur. Glukozdan yaklaşık 1,7 kat daha tatlıdır, bu nedenle gıda endüstrisinde yaygın olarak kullanılır. Ancak, fruktozun metabolizması glukozdan oldukça farklıdır ve bu farklılık, sağlık üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkilere yol açabilir (Tappy & Lê, 2010).
Akdeniz diyeti: Sağlıklı yaşamın sırrı
(Orient Yayınları, 2025) Akçay, Teoman; Akyıldız, Dilek; Haspolat, Yusuf Kenan; Kavak, Vatan
Akdeniz diyeti, Akdeniz bölgesinde yaşayan insanların geleneksel beslenme alışkanlıklarını temsil eder. Bu diyet, özellikle 1950’lerde İtalya, Yunanis tan ve İspanya gibi ülkelerde yaygın olarak uygulanmıştır. Tarihsel olarak, Akdeniz’e kıyısı olan 22 ülkenin çoğunda, ancak hepsinde değil, nişasta içermeyen sebzelerin, asgari düzeyde işlenmiş tam tahıllı tahılların, baklagillerin, kuruyemişlerin ve tohumların bolluğu ve çeşitliliği hem erkekler hem de kadınlar için temel gıdalardı (Şekil 1). Kuzey Amerika ve Avrupa’nın aksine et, balık, süt, peynir ve yumurta lüks gıdalardı. Örneğin, 1950’lerde Güney İtalya’da çok az et yenirdi, genellikle haftada bir veya iki kez yenirdi ve süt, kahve (caffé macchiato) veya bebekler dışında asla kullanılmazdı. Şeker ve beyaz patates çok az miktarda tüketilirdi ve tereyağı veya krema asla kullanılmazdı. Soğuk sıkım sızma zeytinyağı başlıca yağ kaynağıydı. Meyveler ve çok az miktarda yerel peynir, yemeklerde orta düzeyde kırmızı şarap alımıyla birlikte oldukça düzenli olarak tüketilirdi ( Keys A. 1983, Keys A, 1954).
Oyun bağımlılığı ve hipertansiyon: Güncel bir inceleme
(Orient Yayınları, 2025) Akçay, Teoman
Oyun bağımlılığı, dijital oyunların aşırı ve kontrolsüz bir şekilde oynan ması sonucu ortaya çıkan bir davranışsal bağımlılık türüdür (Grüsser et al., 2007). Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2018 yılında “oyun oynama bozukluğu”nu (gaming disorder) Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD-11) kapsamına alarak, bu durumun ciddiyetini resmen tanımıştır (WHO, 2018). Gü nümüzde özellikle çocuk ve adolesanlar arasında yaygınlaşan bu durum, bireylerin fiziksel, psikolojik ve sosyal sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir (Kuss & Grif fiths, 2012). Yapılan çalışmalar, çocuk ve ergenlerde oyun bağımlılığı prevalansının %5-10 arasında değiştiğini ve bu oranın pandemi döneminde daha da arttığını göstermektedir (King et al., 2020; Paulus et al., 2018). Bu yaş grubunda oyun bağımlılığı, sadece psikolojik sorunlara değil, aynı zamanda fizyolojik sağlık prob lemlerine de yol açabilmektedir
Early fibrinogen replacement based on shock index and lactate levels in massive postpartum hemorrhage: A retrospective cohort study
(SIMTI, 2025) Küçükbaş, Mehmet; Güner Özen, Eda; Özen, Süleyman; Selçuk, Selçuk; Polat, Mesut; Karateke, Ateş
Background - Massive postpartum hemorrhage (PPH) remains a major cause of maternal morbidity and mortality worldwide. Timely fibrinogen replacement is critical in hemostatic resuscitation, yet laboratory delays may hinder early intervention. This study evaluates the clinical outcomes of early fibrinogen concentrate administration in massive PPH using a protocol based on shock index and serum lactate levels rather than laboratory-confirmed hypofibrinogenemia. Materials and methods - This retrospective cohort study included 103 PPH patients treated at a tertiary hospital in Istanbul, Turkey, between 2016 and 2020. Patients were divided into four groups based on fibrinogen dose: Group I (<2 g), Group II (2–4 g), Group III (>4 g), and Group IV (non-massive PPH, no fibrinogen). A predefined protocol guided early fibrinogen administration based on clinical indicators. Fibrinogen was administered without awaiting lab confirmation. Results - Group III had the highest estimated blood loss (2,600±500 mL) and Group IV the lowest (600±150 mL; p<0.001). ICU admission was significantly lower in Group III (23.8%) than in Group I (62.1%; p=0.020). Group III patients also had fewer secondary surgical interventions and reduced transfusion requirements compared to Groups I and II. No thromboembolic events or mortality were observed in any group. Discussion - Early fibrinogen replacement based on shock index and lactate levels appears feasible and beneficial in managing massive PPH. This approach was associated with improved hemostatic control, reduced ICU admissions, and fewer surgical interventions. Prospective studies are warranted to further assess this strategy’s safety, efficacy, and cost-effectiveness.