Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Araştırmacılar
  • Projeler
  • Birimler
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Ercan Karakaya, Zeynep" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Yayın
    Beslenme ve infertilite: Güncel yaklaşım
    (Ondokuz Mayıs Üniversitesi, 2024) Ercan Karakaya, Zeynep; Mutlu, Hayrettin
    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) infertiliteyi, çiftin en az 1 yıl ve daha fazla korunmadan, düzenli cinsel ilişkiye rağmen döllenmenin gerçekleşmemesi olarak tanımlamaktadır. Dünya çapında yaklaşık her altı kişiden birinde infertilite görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, 12 aylık kısırlığa ilişkin dönem ve yaşam boyu tahmin aralığını, kadın katılımcılarla karşılaştırıldığında, erkek katılımcılar için daha az ve daha düşük olduğunu ifade etmiştir. Bu durumun kadına veya erkeğe bağlı birçok nedeni olabilmekle birlikte etiyolojisi bilinememektedir. İnfertilite tedavisinde yardımcı üreme teknolojisi uygulanabilmektedir. Bunun yanında bilimsel gelişmeler ve yapılan çalışmalarla yardımcı üreme teknolojisinin başarılı olması veya infertilite oranının azalması, değiştirilebilir yaşam tarzıyla da ilişkili bulunmuştur. İnfertilite tedavisinde yardımcı üreme teknolojisi ve değiştirilebilir yaşam tarzı önemli bir bütüncül yaklaşımdır. Doğurganlığı etkileyen beslenme gibi çevresel faktörlerin belirlenmesi, klinik ve halk sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak beslenmenin hem erkeklerde hem de kadınlarda üreme performansı ile ilişkili olabileceği konusu giderek artan bir kabul olsa da, üreme çağındaki çiftler için hala resmi bir kılavuz bulunmamaktadır. Bu derleme makalesinde beslenme, oral antioksidan tedavisi gibi değiştirilebilir yaşam tarzı müdahalelerinin kadın ve erkek kaynaklı infertilitede doğurganlığın sağlanmasında etkili olabileceğine değinilmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Yayın
    Enerji metabolizması ve diyet
    (Akademisyen Kitabevi, 2025) Ercan Karakaya, Zeynep; Günalan, Elif; Günşen, Uğur
    Beslenme sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürdürülebilmesi için en elzem fizyolojik gereksinimlerimizden biridir. Tüketilen gıdalardaki kimyasal bağ enerjisi hücresel solunum olarak da bilinen çeşitli biyokimyasal reaksiyonlar yoluyla vücudun kullanabileceği enerjiye çevrilir. Bu süreç organizmanın değişen koşullara adapte olabilmesi, büyümesi, gelişmesi ve fiziksel aktivitelerinin devamlılığı için oldukça önemlidir (1). Ancak; enerji metabolizması sadece gıdalardaki karbonhidrat, yağ ve proteinlerin oksidasyonu sonucu hücresel enerji üretimi ile sınırlı değildir. Bazal metabolizma hızı, fiziksel aktivite ve besinlerin termik etkisi yoluyla enerji harcanması, serbest enerjinin fazla olması durumunda depolanması ve eksikliğinde ilgili birime transfer edilmesi de bu sürece dahildir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Yayın
    Epigenetic effects of caffeine
    (Nutrigenetik Epigenetik Derneği, 2025) Ercan Karakaya, Zeynep; Mutlu, Hayrettin
    Purpose: Caffeine is one of the most widely consumed bioactive compounds worldwide, naturally found in coffee and cocoa beans, tea leaves, guarana berries, and kola nuts. In recent years, the effects of caffeine consumption on chronic diseases, neurological disorders, and pregnancy outcomes have attracted attention, particularly in relation to epigenetic mechanisms. The aim of this study is to evaluate the epigenetic effects of caffeine and their potential health implications.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Yayın
    Epigenetic effects of caffeine on muscle in athletes
    (Nutrigenetik Epigenetik Derneği, 2025) Divanoğlu, Ömer; Ercan Karakaya, Zeynep; Mutlu, Hayrettin
    Objective: Caffeine is one of the most common ergogenic aids known to increase endurance, strength, and reaction time in athletes. Although its effects are generally thought to be mediated by adenosine receptor antagonism and its stimulatory role in calcium release, recent studies have revealed that caffeine may also influence epigenetic regulatory mechanisms. Epigenetic mechanisms are biochemical processes that alter gene activity without any changes to the DNA sequence, and these processes include DNA methylation, histone acetylation, and microRNA regulation.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Yayın
    Epigenetic mechanisms of caffeine on athletes
    (Nutrigenetik Epigenetik Derneği, 2025) Divanoğlu, Ömer; Ercan Karakaya, Zeynep; Mutlu, Hayrettin
    Introduction: Caffeine is one of the most widely used ergogenic aids in sports, known to enhance endurance, strength, and reaction speed. While its effects have traditionally been attributed to adenosine receptor antagonism and increased calcium release, recent studies suggest that caffeine may also influence epigenetic mechanisms that regulate gene activity without altering the genetic sequence, primarily through DNA and histone modifications. Mechanismssuch as DNA methylation (the addition of methyl groups that suppress gene transcription) and histone acetylation (relaxing chromatin structure to activate genes) play a crucial role in exercise-induced skeletal muscle adaptation.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Yayın
    Investigation of the effect of sex on caffeine-induced brown fat tissue activation by infrared thermography: A preliminary report
    (Sağlık Bilimleri Üniversitesi, 2025) Ercan Karakaya, Zeynep; Günalan, Elif; Mutlu, Hayrettin
    Amaç: Bu ön çalışmada, cinsiyetin diyetle indüklenen termojenez (DİT) sürecinde kahverengi yağ dokusu (KYD) aktivasyonu üzerindeki etkisinin kızılötesi termografi (IRT) yöntemiyle değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Kasım-Aralık 2024 döneminde beden kütle indeksi 18,5–24,9 kg/m² aralığındaki kadın (n=4) ve erkek (n=4) gönüllülerin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara 0.dk karbonhidrat jeli verilmiş ve 45. dk’da ise 200 mg kafein kapsülü uygulanmıştır. Termonötr koşullarda gerçekleştirilen 120 dakikalık deney protokolü süresince, supraklaviküler (SCV) bölgeden her 15 dakikada bir IRT ile sıcaklık ölçümleri yapılmıştır. Bulgular: 0., 45., 60. ve 75. dakikalarda kadın katılımcılarda KYD aktivasyonuna işaret eden Tscf sıcaklıkları erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksektir (p<0.05). Ancak 90. dakikadan itibaren cinsiyetler arası istatistiksel anlamlı fark kaybolmuştur. Tref değerlerinde ise hiçbir ölçümde istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmamıştır. Tscf ile vücut ağırlığı arasında negatif yönde, yağ yüzdesi ile pozitif yönde korelasyon ilişkisi bulunmuştur (p<0.05). Sonuç: Cinsiyetin DİT’e etkisini IRT üzerinden tanımlayan bu ön çalışma raporuna göre subklaviküler bölgedeki KYD’nin diyetle uyarımı kadınlarda erkeklere oranla daha erken ve belirgin şekilde gerçekleşmektedir. Bu farklılığın seks hormonları ve yağ kütlesindeki farka bağlı olabileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte gelecekte planlanacak daha geniş katılımlı ve biyokimyasal parametrelerle desteklenmiş çalışmalarla cinsiyetin DİT sürecine etkisinin ortaya konması gerekmektedir. Bunun yanı sıra bu araştırma ile KYD sıcaklık düzeyinin vücut kompozisyonu ile ilişkili olabileceği gözlenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Yayın
    Tiroid hastalıklarında mikrobiyotanın rolü
    (İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, 2022) Ercan Karakaya, Zeynep; Mutlu, Hayrettin
    Bağırsak mikrobiyotası, konakçının sindirim ve immünolojik homeostazını sağlaması için gereklidir. Mikrobiyota homeostazı bozulduğunda ve disbiyoz meydana geldiğinde, epitel bariyerin bozulması başta immünolojik ve metabolik olmak üzere bağırsak ve sistemik bozukluklara yol açmaktadır. Bağırsak yolunun rolü, eksojen ve endojen iyodotironinler dahil olmak üzere besinlerin, ilaçların, hormonların, tiroid homeostazında yer alan mikro besinlerin metabolizmasında çok önemlidir. Yapılan çalışmalarda, bağırsak disbiyozu daha çok otoimmün tiroid hastalıklarında, tiroid karsinomunda tespit edilmiştir. Buna ek olarak, tiroid hastalıklarında bakteri çeşitliliği ve plazma tiroid parametreleri ile bakteri çeşitliliği arasında korelasyon gözlenmiştir. Buna rağmen tiroid homeostazı ile mikrobiyota bileşimi arasındaki bağlantı henüz netliğe kavuşmamıştır. Tiroid hastalıklarından muzdarip hastaları tedavi ederken, önerilecek probiyotik desteğinin, bağırsak bileşimine uygun yapılması konusunda ilgili klinik çalışmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir.

| İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, İstanbul, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim