Endüstriyel Tasarım Mühendisliği Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 12 / 12
  • Yayın
    Güncel tasarım eğitiminde bilgisayar destekli tasarım programlarının yeri ve geleceğine (yeni) bir bakış
    (2023) Ardatürk, Ahmet Şadi
    İletişim, her alanda olduğu gibi tasarım alanında da vazgeçilmezlerden birisi olarak var olur. Bu noktada tasarım alanında gerekli iletişimin sağlanmasında birçok teknik ve yöntem mevcuttur. Geçmişten günümüze eskiz, çizim, üretim çizimleri, maket, bilgisayar destekli tasarım programları (vb.) konvansiyonel ve tradisyonel olarak tasarım alanındaki iletişimde kullanılan teknikler olarak ifade edilebilir. Gelişen teknoloji ile beraber bilgisayar destekli tasarım, yazılım ve arayüzlerinde yeni bir yöntemin, yeni bir biçimin varlığından söz etmek mümkündür. Bu yöntem tasarım görselleştirme enstrümanlarında var olan yenilikler ile ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma, tam olarak tasarımın bu iletişim kısmına, tasarım iletişimi alanı içerisinde var olan durumsallıklardan bir tanesine odaklanmaktadır. Çalışmanın temel strüktürü, günümüzde tasarım eğitiminde ve tasarımcı güruhun toplumsal hafızasında, öğrencilerde ve tasarım camiasında, arayüzler ve programlar ile nasıl bir bağ kurulduğunu, iletişim alanının nereye konumlandığını, bu konumun doğru-yanlış/eksik-fazlalığını, nasıl pozisyon alındığını anlamak, gerekiyorsa yeni bir model önermek üzerine yapılandırılmıştır. Spesifik olarak içinde bulunduğumuz on yılda tasarım eğitiminin ana süjesi olarak Z neslinin bu eğitim ve iletişim modelleri, biçimleri ile ilişkisini kurmak en temel hedefi oluşturmaktadır. Bu noktada çalışmanın içeriğini tasarım eğitiminde iletişim alanına ek olarak teknik, tasarlama eylemi, algılama, öğrenme, konvansiyonel ve tradisyonel iletişim enstrümanları, inovatif ve güncel enstrümanlar, yeni teknolojiler ve Z neslinin tercihleri oluşturmaktadır. Bununla beraber tasarım kuram ve metodunun ifadesinde kullanılan yeni teknik ve teknolojileri sorgulanması içeriği oluşturan nüvelerden birisidir. Birçok farklı yöntem kullanılarak yapılan araştırmalardan elde edilen veriler ile yeni teknolojilere olan yatkınlık ve yakınlık ortaya çıkartılmış, tercih yoğunluğu ve sebepleri irdelenmiştir. Çalışma sürecince kullanılan araştırma yöntemleri dahilinde etik kurul raporu alınmıştır.
  • Yayın
    Sinema eserlerinde tasarım kimlik ilişkisi: Yüzüklerin Efendisi örneği
    (Cetus Yayıncılık, 2023) Ardatürk, Ahmet Şadi
    Bilme eylemi noktasında belki de en çok kullanılan duyunun görme duyusu olduğu ifadeedilebilir. Görsel olanla kurulan ilgi bu bilme eylemini içermektedir. Görsel olan ister bir gösterge, temsil ister bir sanat yapıtı olsun bireyle, izleyiciyle direkt bağlamlar oluşturur.Görsel bir sanat olan sinema içerisinde; mekân, karakter, kurgu, kıyafet, nesne vb. farklı tasarım noktaları barındıran bir organizasyon bütünlüğü sunar. Bu noktada tasarım öğeleri sinema eserinin gerçekliği oluşturan parametrelerine dönüşür.Bu çalışma tam olarak bu parametrelerden bir tanesi olan nesneyle kimlik ilişkisine odaklanmaktadır. Sinema eseri içerisinde kullanılan tasarlanmış nesnelerin salt olarak bir nesne olmaktan ötesini barındırdıkları fikri bu çalışmayı imkânlı kılmıştır. Eser sahibinin söylemek istediği bazı söylemlerin nesneler üzerinden anlamlandığı anlar tartışmanın konusunu oluşturmaktadır. Bu söylemler gösterge bilimsel analizle irdelenmiştir.Bu bağlamda ilgili düşüncenin araştırılması için John Ronald Reuel Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi serisi çalışmanın temel araştırma alanını oluşturmakta, bu alan içerisinde özellikle kimlik ve karakterle ilişki kuran aynı zamanda beden ve kurguyla uzamlar oluşturan öğeler olarak savaş enstrümanları temel nesneler olarak ele alınmıştır.Çalışmanın strüktürü; ilgili enstrümanların fonksiyonel, ergonomik, estetik vb. gibi tasarımsal ve sanatsal özelliklerinin kimlik ve karakterle bağdaştırılması aynı zamanda eser içerisindeki söylemlerinin keşfedilmesiyle oluşmaktadır. Sinema ve tasarım ara kesitinde var olan çalışma üretimle temsili, nesneyle kimliği, formla karakteri, olguyla hikâyeyi vb. buluşturan noktalara temas etmektedir. Sonuçta ilgili yapıtlarda var olan tasarlanmış nesnelerin birer kimlik anlatı aracı olduğu, hikâyede var olan bazı kaideleri doldurduğu ortaya konulmuş, sinema ve sinematografik anlatım içerisinde tasarım nesnesinin yeri ve pozisyonu keşfedilmeye çalışılmış, ürün-kimlik bağlamları oluşturulmuştur.
  • Yayın
    Anonymous reflections of art in public spaces; examples from the world
    (Urban Creativity, 2022) Ardatürk, Ahmet Şadi
    As identical and comparable with humanity’s existence, art has existed in its own sphere or created a space for itself throughout history. These spaces represent oneness in private and individual spheres from time to time, while they sometimes mean oneness in a public space. Art is also precious and effective in public spaces as a reflection of culture and human discourse and action. This study tries to reveal this value based on examples from different cities and different countries and aims to examine drawing-based street art and graffiti existing in the public space with some concepts like culture, space, and experience. In line with this purpose, knowledge is produced basically from observation techniques and experience. The existence of the said works has been examined and photographed on site, some examples expressing the discourse have been selected from dozens of photographs, and then phenomenological information has been analyzed with literature information. Then knowledge has been sought to be produced. In this context, the uniting, experience-creating, space-creating, and life-forming effects of the work of art have been observed, and its relations with culture and practice have been examined. Then the meaning has been explored as independent of the criteria like identity and brand. As a different discourse, it is stated in this study that what constitutes the reality of drawing-based works of art and graffiti in the public space is neither the name written under each piece nor the capitalist economies and dominant political views but the social acceptance of the work, the relationship it establishes with culture and its meaning.
  • Yayın
    Günümüzde mobilya zanaatına bir bakış; “Gönen Mobilya" örneği
    (Ege Üniversitesi, 2022) Ardatürk, Ahmet Şadi
    Ahşapla tarih boyunca ilişkide olunmuştur. Bu ilişki habitatta bulunanın direkt kullanılmasından endüstriyel üretime kadar gelmiştir. Ahşapla en derin ilişkinin marangozlukta olduğu söylenebilir. Marangozluk yüz yıllardır en temel zanaatlardan biri olmuştur. Ahşabı, biçimi-formu insani tinle bir araya getiren, yılların emeği ile bu zanaat, günümüz dünyasında endüstri ve kapitalizm altında oldukça zayıflamış, sayısal olarak azalmıştır. Birçok değerli zanaatkarın ekonomik sebeplerle iş bıraktığı, kapitalizm karşısında duramadığı karşılaşılan bir durumdur. Zanaatın içinde var olan insani tin, biçime duyulan tutku, işe duyulan saygı ve en önemlisi niteliğe duyulan aşk endüstri üretiminde pek nadir karşılaşılan nüvelerdir. Çalışma, günümüzde hala varlığını sürdüren ancak azalan marangozluk zanaatını anlamak-anlamlandırmak ve örüntülerini geleceğe taşımak için oluşturulmuştur. Bu temel amaç çerçevesinde endüstriyi yükseltebilecek nüveleri keşfetmekte araştırmanın gayelerinden birisidir. Araştırma örneklemini; karşılaştırmayı sağlayabilmek için, geçmişten günümüze gelmiş ve hem geleneksel üretimi hem de endüstri üretimini bünyesinde barındırmış/barındıran bir firma oluşturmaktadır. Çalışmada; sözlü tarih çalışması, ürün incelemesi ve fotoğraflanması, tasarım hikayelerinin araştırılması, atölye ziyaretleri ve üretim incelemesi gibi teknikler kullanılmıştır. Sonuçta, günümüz mobilya sektörüne yeni bir soluk getirebilmek için ihtiyaç duyulduğu düşünülen “nitelik” kavramı çerçevesinde tasarımcı ve üretici firmalara niteliğe yönelik bir öneri sunulmuştur. Bu niteliği oluşturan “davranış modeli” ve “zihin yapısı” ile sektörde gerekli olduğuna inanılan gelişimin sağlanabileceği düşünülmektedir.
  • Yayın
    Bir tasarım stratejisi olarak işleri zorlaştırmak; Bilbao örneği
    (Livre de Lyon, 2022) Ardatürk, Ahmet Şadi; Dal, Murat
    En temelde insanlık kadar eski bir kavram olarak ifade edebileceğimiz tasarım kavramı kendi özlüğü gereğince lineer olmayan bir yapı içerisinde var olmaktadır. Tekil bir düzlemde var olan lineer bir davranışın aksine çok katmanlı yapıda ve hatta kaotik bir düzlemde var olmaktadır. Bir organizasyon bütünlüğü içeren tasarım kavramı ve tasarlama eylemi birebir aynı eğitimleri almış ve birçok ortak kültürel öğelere bağlı kalmış kişilerde bile farklı şekillerde vuku bulmaktadır.
  • Yayın
    Looking at “Design and Designer” from a cultural point of view
    (Şahin Çetinkaya, 2022) Ardatürk, Ahmet Şadi
    Design is a phenomenon encompassing multiple fields such as culture, technique, art, and sociology. The design, which constitutes a kind of buffer zone due to its position, exists in direct and indirect relations with the ipseity of life. In a multidisciplinary structure, the organization of inputs from each different field is one of the core elements at the heart of design. The designed object, on the other hand, is an entity emerging from the combination of culture and technique in terms of providing an aesthetic and ergonomic solution to the existing need and having the potency to shape the way of living and habit. The paradigms used in design fall outside the zeitgeist when created solely based on conventional data and pre-existing knowledge. The needs and culture that move alongside time also form the essence of culture. This formation, in fact, is a depiction of the way of life. The shaped environment, again, involves movement whether with places or metas; it evolves and changes with a dynamic nature. The design is also a phenomenon that shares this dynamism in the most basic sense and takes form within its own timeframe. The ability to use this dynamic nature either in a negative or positive direction finds existence under the responsibility of the designer. The design-related core that is created by the culture, once again, reaches a point where it creates the culture. The purpose of this study is to interpret the role of the contemporary design object in our reality by discussing sections from the definitions of metas as well as from the meanings attributed to their social cores and contents within the design process from industrial production to our present day. In this regard, the study discusses the relevance and relation of the design to the concepts of culture, consumption, and meta. Moreover, based on the formation of the 21st -century modern world, this interpretation process provides an insight into the place where the design and designer stand and should stand.
  • Yayın
    Felsefi bağlamda tasarımın zaman örüntüsünün incelenmesi
    (Fırat Üniversitesi, 2022) Ardatürk, Ahmet Şadi
    Sanat ve tasarım birçok yönden benzer özellikler ihtiva ettiği gibi bazı yönlerden de farklılıklar göstermektedir. Kültürden tekniğe, anlamdan üretime bu ortaklaşalık ve farklılar öz de var olan anlamlara kadar dayanmaktadır. Zaman ile kurulan ilgi de bu noktalardan birisi olarak karşımıza çıkar. Tasarım ürünlerinin zamansallıkları farklı kategorilerde okunabilmekte ve farklı pozisyonlarda var olabilmektedir. Sanat ve tasarım zaman ile kurdukları ilişki noktasında hem ortaklıklar hem farklılıklar içermektedir. Bu çalışma özellikle tasarımın zaman ile ilişkisini keşfetmeyi amaçlamakta ve bu amaç doğrultusunda felsefi bakışı ve tartışmayı kullanmaktadır. Tasarımın zaman ile ilgisinin kurulması noktasında hem karşılaştırmalı olarak hem de bir anlamsal destekleyici olarak sanatın zaman ilişkisi üzerinden çıkarımlar ve okumalar yapılmıştır. Başka bir deyişle sanatın açtığı yolda tasarım - zaman ilişkisi, tasarımın zamansallığı tartışılmıştır. Bu tartışma çok yönlü ve çok alanlı olarak ele alınmıştır. Tartışma sonucunda tasarımın kendine özel bir zamansallık barındırdığı, bu zamansallığın özellikle anlam ve kültür ile var olduğu noktasına erişilmiştir. Gerek empirik zaman içerisinde gerek öte zaman içerisinde sanatın ve tasarımın varlığının sorgulanması ile oluşturulan çalışma strüktürü sonuçta tasarımın kendine özel zaman ilgisinin ifadesine varmaktadır. Bu ifade hem bir fonksiyon objesi hem bir kültür objesi olarak tasarımın farklı anlarda farklı zamansallıklara tabi olabileceğini ve aynı zamanda iki farklı zamansallığı da içerebileceğini söylemektedir.
  • Yayın
    Discussion of the impact of communication tools and equipment design on lives and reality
    (Fırat Üniversitesi/ASOS Eğitim Bilişim Danışmanlık, 2022) Ardatürk, Ahmet Şadi
    İletişim, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Bu olgu insanlığın dünya üzerindeki baskınlığının en temel nüvelerinden birisidir. İnsan iletişim için tarih boyunca hep yeni enstrümanlar tasarlamış, üretmiş, kullanmıştır. İletişim alanından var olan gelişmeler mikro ölçekte insanı makro ölçekte de toplumu köktenci olarak etkiler. İletişim enstrümanlarını tasarlama, üretme ve tüketme hızı 21. yüzyılda hiç görülmemiş biçimde yükselmiştir. Teknolojik gerçekliklerin sebep olduğu bu durum dünya ölçeğinde bir yeni temsil oluşturmaktadır. Bu temsil gündelik hayattan özel hayata, özel mekan deneyiminden kamusal alan deneyimine her türlü eylemi etkiler. İnsan, kültür, toplum ve yaşayış bu hızla beraber yeni bir gerçekliğe evrilmektedir. Teknoloji, yazılım ve tasarım alanlarındaki gelişmeler sosyal varlığı ve insanlığı etkilemektedir. Bu alanlardaki gelişme ve değişmeler iletişim araç gereçlerinin tasarımlarını doğrudan şekillendirmektedir. Bu çalışma; iletişim araç gereçleri ve tasarımlarının, günümüz gerçekliğine etkilerine bir bakış sağlamaktadır. Birey ve meta arasındaki ilişkileri yeniden değerlendirip iletişim araç gereçleri ve bunların tasarımları noktasında toplumsal gerçeklikleri tartışmaktadır. Geçmişi anlayıp, günümüz gerçekliği ile geleceğe bakmaya çalışıp; yeni iletişim türleri, biçimleri ve enstrümanlarının tasarım ve birey üzerindeki etkisini ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu gerçekliğe hizmet eden tasarımlar bireyi günbegün bilinen gerçeklikten uzaklaştırmaktadır. Ve bu gerçeklikler ile yeniden şekillenen hayat ve yaşayış; “sahip olduğumuz metaların sahip olduğu bizler” şekline evrilmiştir. Bununla beraber çalışma tasarımcıya yeni bir perspektif sunmaya ve ilgili alanda bilinen gerçeklikleri yeniden düşünmeye çağırmaktadır.
  • Yayın
    Mekân temsilinde yeni bir açılım; otonom araçlar
    (Fırat Üniversitesi, 2022) Ardatürk, Ahmet Şadi
    İnsan harekete tabi bir varlık olarak her zaman ulaşım için tasarımlar yapmış, bunları geliştirmiştir. Tekerleğin tasarımından günümüze araç tasarımları hiç durmadan ilerleyen, birbirinin bilgisini kullanan, üst üste yığılarak gelişen ve sürekli yenilen bir yapıdadır. Bu süreç sadece fonksiyonun giderilmesi noktasında değil; erkek olmaktan güce, aidiyetten toplumsal statüye birçok anlam ile ilişkilendirilmiştir. Otomobil sektörü kapitalizmin ve tüketimin temel alanlarından birisi olarak ifade edilebilir. Bu çalışma hareket, ulaşım ve otomobil çerçevesinde günümüzde kullanımına başlanan otonom araçların varlığında gözlemlenen bir noktaya temas etmektedir. Otomobillerin sahip olduğu temel fonksiyon olan hareket kabiliyeti ve ulaşımdan öte mekânsal bir açılımı içermektedir. Bunula beraber mekân kavramı da tasarım ortamında sürekli irdelenen bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Otonom araçlarda keşfedilen tasarımsal değişikliğin tanımladığı anlamlara geçmeden önce görselleştirmeler ile otomobillerin ve teknolojik gelişimlerinin kronolojik bir basamağı oluşturulmuş, bu basamaklar çizimler ile ifade edilmiştir. Bu bağlamda otonom araçların kendi özlerinde var olan bir tasarım değişikliği ile temel fonksiyonun yerini başka bir fonksiyona bırakabildiği durumu ifade edilmiştir. Hem hareket hem de mekân kavramları için yapılan literatür taraması ile altyapısı oluşturulan çalışma dahilinde, gözlemden gelen bilgi literatür ile birleştirilmiş ve bunu ifade etmek için figüratif örneklemler çizilmiştir. Temel yapı dahilinde görsel ve video analizleri, araç tasarımlarının ve tasarımsal anlamlarının anlaşılması için en etkili yolu oluşturmuştur. Çalışma, ulaşım kavramının amacı ve eylem örüntüsünün nasıl değiştiğine ve günümüzde evirildiği (yeni) anlamını keşfetmeye odaklanmaktadır.
  • Yayın
    Bir altkültür oluşumu: modern göçebelik
    (Sanat ve Dil Araştırmaları Enstitüsü, 2022) Ardatürk, Ahmet Şadi
    Obje hangi ölçek ve biçim içerisinde olursa olsun, insanlık tarihi boyunca var olmuş, gelişmiş, değişmiş ve evrilmiştir. Objeler ile kurulan üretimsel ilişki tasarımsal faaliyetin bir sonucudur. Tasarım temelde bir problemin çözümü içilen üretilen bir çözüm, bir fonksiyon içermektedir. Buna karşın objenin anlamı salt olarak sadece fonksiyondan değil, kullanım varlığı değerinden de gelir. Meta ergonomi, fonksiyon, estetik sorgulamalar içerdiği gibi sembolik yapılarda da var olur. Metada anlam, birikmek ve yığılmak suretiyle kültürü besler, kültürle birleşir. Tasarım bireyle, yaşayışla ve kültürle sürekli ilişki içerisindedir. Bu ilişki özlüğünü topluma naklettiği gibi toplumsal olanı da içine alır. Bu noktada kültürel nüve tasarımın özünü oluşturan paradigmalardan biri olarak ele alınır. Altkültür var olan genel yapıdan ayrılıklar gösteren fakat temel bağları koparmayan bir toplumsal ölçektir. Altkültürler yaş, köken, cinsiyet gibi oluşsal sebeplerle var olabildiği gibi; ekonomik değer, zevk, eylem vb. gibi tercihsel sebeplerle de oluşabilir. Kültürle ayrılamaz ilişki içerisinde olan tasarım sadece genel yapı ve kültür ile değil altkültürler ile de yakın ilişkiler kurmalıdır. 21. yüzyıl gerçekliği olarak yeni iletişim teknolojileri altkültürleri mekandan ve zamandan bağımsız hale getirmiştir. Tasarım paradigmaları konvansiyonel veri ile oluşturulduğunda zamanın ruhunun dışında kalmaktadır. Bu bağlamda günümüz gerçekliğinde tasarım anlayışının oluşturulması için zamanımızın kültürel yapısını oluşturan strüktüre göre hareket etmek gerekmektedir.
  • Yayın
    Covid-19 salgınında 3B yazıcılarla geliştirilen ürünlerin incelenmesi
    (Kerim Çetinkaya, 2022) Kardaş, Cansu; Börklü, Hüseyin Rıza
    COVID-19 virüsü; 31 Aralık 2019'da Çin'in Hubei Eyaletinde ortaya çıkan, ateş, öksürük ve nefes darlığı olarak klinik belirtiler gösteren bir solunum hastalığı olarak belirlenmiştir. Bu hastalığın yayılması ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından kısa sürede pandemi ilan edilmiştir. Bu sebeple salgına karşı koruyucu ürünlere olan ihtiyaçlar olağanüstü seviyede artış göstermiştir. Temel koruyucu ürünlere, üretim kapasitesinin çok üstünde gelen talebi karşılamada fabrikalar yetersiz kalmıştır. Bu eksikliği giderebilmek için 3B yazıcı teknolojisi devreye sokulmuştur. 3B yazıcılar sayesinde kısa sürede örgütlenilerek başta sağlık çalışanlarının eksiklikleri giderilmiştir. Siperlik, maske ve aparatları gibi birçok ürün yüzlerce insan tarafından geliştirilmiş ve geliştirilmeye devam edilmektedir. Bu çalışmada pandemi sürecinde bu virüsten korunma amaçlı geliştirilen ürünler ve kullanılan eklemeli imalat teknolojileri incelenmiştir.
  • Yayın
    Tasarımcı zihninin bir yansıması olarak; “yapay zeka”
    (OJAD, 2022) Ardatürk, Ahmet Şadi
    İnsanlık; ilkel zamanlarından beri doğa karşısında verdiği savaşta, “teknoloji ve teknik” geliştiren-kullanan bir tür olarak ifade edilebilir. Eksiklikleri gidermek ve avantaj elde etmek için kullanılan her türlü enstrüman ve teknik, içinde bulunulan çağda “belirleyici etken” olarak göze çarpmaktadır. Belirleyici olarak günümüzde; 21. Yüz yılın üretim gerçeklikleri içerisinde, gündelik hayattan uzay bilimine neredeyse her konuda yazılım-yapay zekayla kurulan ilişkiler, radikal değişimler mevcuttur. Mekanik anlamda insanla beraber iş yapan makinalar ve sonrasında üretimin birçok farklı noktasında devreye giren yazılımlar üretim gerçekliği dahilinde alışkın olunan kavramlar olsa da günümüzde yapay zeka insan ve üretim arasında ki ilişkiyi başka bir boyutta tartışılmaktadır. Özü gereğince çalışmada; gün geçtikçe dijitalleşen yenidünya içerisinde ki eski usullerin ve yeni teknolojilerin arasında ki bağlamları kurmaya çalışırken, gelecekte var olma potansiyeline sahip durumların keşfini tahayyül etmekte ve bu koşul ile “henüz gelmemiş olan geleceği/gerçekliği” ilgili durumlar içerisinde sorgulamaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışmanın amacı, yapay zekanın kendi hayat döngüsü içerisinde, şu anki yerinin keşfi ve bu pozisyonun sanat-tasarımla ilgisinin, ilişkisinin kurulmasıdır. Mekanik sağlayıcılığının ötesinde, soyutluklar içerisinde yapay zekanın varlığının sorgulanması ve tasarımla yakınlığının/uzaklığının keşfedilmesidir. Üç farklı araştırma yönteminin eş zamanlı olarak kullanılması ile şekillendirilmiş bir bilgi edinimi biçimine sahip olan çalışmanın içeriği, sahip olduğu dijital varlık sebebiyle üç farklı yöntemin beraber kullanılmasını gerektirmiş, yapılan araştırmaların ve gözlemlerin analizleri çok boyutlu bir düzlemde birçok verinin çaprazlanarak yorumlanmasını gerekli kılmıştır. Fenomenolojik yöntem ve deneyimin bilgisi de bilgi üretilmesi noktasında temel sağlayıcı olmuştur. Yapay zekanın icralarının ne olduğunu tanımlayabilmek, bu icraların sanat ve tasarımda yerini keşfetmek bu araştırmanın çıkış noktasını ve asıl sorusunu oluşturmaktadır.