Dental travma sonucu üst santral dişte oluşan kök kırığının gecikmiş tedavisi: 12 aylık takip
Dosyalar
Tarih
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
AMAÇ Karma dişlenme döneminde dental travmalar oldukça sık görülmekte olup, kron kırıkları en sık karşılaşılan dental travma türüdür. Bu yaralanmalarda tedavi seçenekleri travmanın şiddeti, hastanın yaşı, başvuru süresi, kök gelişim seviyesi ve çevre dokuların durumu gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bu olgu bildiriminde travmatik yaralanma sonucu daimi üst santral dişte gelişen kök kırığının endodontik tedavisi ve 12 aylık takibi sunulmaktadır. OLGU9 yaşında erkek hasta, üst sol santral dişinden kaynaklanan ağrı ve intraoral şişlik nedeniyle kliniğimize başvurmuştur. Hastadan alınan anamnezde 3 ay önce travma nedeni ile üst santral dişlerde kron kırığı meydana geldiği, ancak şikayeti olmadığı için hekime başvurulmadığı, bir hafta önce palatina ve bukkal sulkusu içeren intraoral enfeksiyon gelişmesi sebebiyle devlet hastanesine başvurulduğu ve antibiyotik reçete edilerek bir çocuk diş hekimine yönlendirildiği öğrenilmiştir. Klinik muayenede sağ santral dişin vital olduğu, sol santral dişin ise devital olduğu, apeksi hizasında şişlik ve mobilite olduğu tespit edilmiştir. Radyografik muayenede sağ ve sol üst santral dişlerin kök gelişimini tamamlamadıkları ve sol santral dişin apeksi hizasında radyolüsensi gözlenmiştir. Lokal anestezi altında sol santral dişe endodontik giriş sağlanmasını takiben, kanallar %2,5 NaOCl ile irrige edilimiş ve kök kanalına kalsiyum hidroksit patı yerleştirilmiştir. Aynı seans sağ santral diş geçici olarak restore edilmiştir. 10 gün sonra dişin kök ucu hizasında tekrar intraoral apse görülmesi nedeniyle pansuman yapılmış, tekrar kalsiyum hidroksit patı yerleştirilmiş ve hastaya antibiyotik reçete edilmiştir. 1 hafta sonra şişliğin devam etmesi ve bukkalde 6-7 mm derinliğinde periodontal cep tespit edilmesi nedeniyle aynı seansta cep kürete edilmiş ve kök kırığı şüphesi ile hastadan tomografik görüntüleme talep edilmiştir. Alınan görüntülemede, servikalden kökün orta üçlüsüne uzanan oblik bir kök kırığı tespit edilmiştir. Kanal içindeki mevcut kalsiyum hidroksit uzaklaştırılarak, kök kanalına antibiyotik patı yerleştirilmiştir. 2 hafta sonra intraoral apsede gerileme ve yapışık dişetinde iyileşme gözlenmesi üzerine kök kanalı MTA (Mineral Trioxide Aggregate) ile doldurulmuş, giriş kavitesi kompozit rezinle restore edilmiştir. Bir ay sonra estetik restorasyonlar tamamlanmıştır. 9. ay kontrolünde sol santral dişte herhangi bir klinik ve radyografik patoloji gözlenmezken, sağ santral dişte intraoral apse ve radyografide periapikal bölgede radyolüsensi tespit edilmiştir. Aynı seans kanal tedavisine başlanmış, sonrasında kök kanallarına kalsiyum hidroksit patı yerleştirilmiştir. Bir ay sonra biyoseramik esaslı kanal dolgu patı ve tek kon gutta-perka ile doldurulmuştur. 12 aylık takip sonucunda, klinik semptom gözlenmemiş olup, periradiküler dokularda kemik trabekülasyonunun başladığı izlenmiştir. SONUÇ Dental travma sonrası erken dönemde diş hekimine başvurulmaması ve tedavinin gecikmesi, mevcut tedavi sürecini daha karmaşık hale getirebilir. Özellikle iyileşmeyen ya da tekrarlayan klinik semptomların varlığında, erken tanı ve uygun tedavi planlaması için ileri görüntüleme yöntemlerine başvurulması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle tedavi sonrası takip, tedavinin bir parçasıdır.